Firma 1992 yılında kuruldu. Sineklik sistemleri ve malzemeleri üzerinde iş yapıyor. Kurulduğu günden itibaren ileriye dönük yatırımlara hız veren Oğuzhan Sineklik günümüzde AR-GE çalışmalarına hız vermiş ve ilerleyen teknolojilerle müşterilerinin taleplerini karşılamaktadır. Kurduğu hizmet ağı ile tüm yenilikleri yerinde ve zamanında müşterilerine ulaştırmayı ilke edinmiş firma. 20 yıla yaklaşan bir tecrübe ile her gün biraz daha hedefini büyüterek yoluna iddialı bir şekilde devam ediyor.

Abdullah Bey, öncelikle 2013 ile ilgili değerlendirmenizi almak istiyoruz. İlave olarak da Oğuzhan Sineklik’in geleceğini nasıl gördüğünüzü sormak istiyorum?
Geçen yıl yapılan fuarda görüştüğümüz zaman, artık tamamen farklı bir kulvarda ve çıtasını yükseltmiş olarak hareket edecek bir Oğuzhan Sineklik göreceksiniz demiştik. Geçen sene, özellikle sineklik konusunda yapmış olduğumuz yatırımlar ve oluşturduğumuz bayi ağı ile Türkiye’nin öncü kuruluşu olma konumuna gelmiş bulunuyoruz. Öncülük yaparken kendi beklentilerimiz üzerinden değil, bizi bu yöne yönlendiren müşterilerimiz ve bayi ağımızla hareket ediyoruz. Yaptığımız her söyleşimizde söylemiştim bunu. Şimdi burada tekrar söylüyorum.
Bugün, 2013 Pencere Fuarı’na iki standla katıldık; bir tarafta sineklik, diğer tarafta panjur ürünlerimiz var. Fuar beklentilerimiz bu sene de oldukça iyi geçiyor. Sonuç itibariyle bu fuarı, bizim tarzımızdaki firmaların yeni müşteriler yanında, özellikle kendi müşterileri ile görüştüğü, sezona hep birlikte nasıl başlayacağını konuştuğu bir ortam olarak değerlendiriyoruz.
Sürekli büyüyen ve gelişen bir Oğuzhan Sineklik profili var piyasada; bu konuda neler söylemek istersiniz?
Firmamızın büyümesinin ardındaki yegane sır dürüstlüktür. Bu, kendi kendine oluşan bir olgu değil. Bunun için tüm çalışanlarımızla mücadele ediyoruz. Günlük kazançların peşinde koşarak hareket etmeyen bir kuruluşuz. Belirlenmiş bir yolumuz var; kurulduğumuz günden bugüne tek istediğimiz en iyi ürünü, en iyi şekilde, en iyi zamanda müşterilerini hayal kırıklığına uğratmadan, yani istikrarlı bir şekilde yerine ulaştırmaktır. Kurulduğumuz günden bugüne felsefemiz bu oldu. Ülke ne kadar büyük olursa olsun, en ufak bir hata yaptığınız, ya da kendi çıkarınızı müşterinin çıkarının üzerinde tuttuğunuz zaman büyüklüğünüzün çok hızlı bir şekilde küçüldüğünü görürsünüz.
Biz yıllardır; her zaman, her yaptığımız görüşmede, hep aynı kriterler üzerinden yürüyerek mevcut başarıyı sağladık. Bugün Türkiye’nin en büyük bayi ağına sahip kuruluşuyuz. Bunun sebeplerini araştırdığınız zaman alacağınız cevap şu olacaktır: Oğuzhan Sineklik, vermiş olduğu sözü zamanında yerine getirir. En kaliteli ürünü satıyorsunuz, sattığınız bu kaliteli ürün zamanında bayinize gidiyor. Bayinizden son kullanıcıya gidiyor. İster istemez bu şekilde oluşan süreçte herkes mutlu oluyor. Yok eğer bizler de bayimizi düşünmeyip kendi menfaatimizi düşünseydik çıkar meselesi arkasında yok olur giderdik.
Sineklik konusunda; piyasaya girdiğimiz ilk andan itibaren en hızlı imalatı gerçekleştirdik, en kaliteli tülleri piyasaya sürdük. Her yerden; olmaz, başaramazlar dediler ama biz bunun üzerine giderek gereğini yaptık. Özellikle güçlenmemizi sağlayan, enerjimizi boş yere harcatmayan bayilerle karşılaştık. Onlar büyüdü, bizleri de büyüttüler. Onlar müşterilerini memnun etti, bizler büyüdük. Yani tüm ticari ilişkimiz dürüstlük üzerinden yürüdü. Kalite, kaliteyi gündeme getirdi. Bugün Türkiye’nin dört bir yanına malzememizi gururla satıyoruz, utanarak değil; arkasında durarak satıyoruz, arkasında saklanarak değil! Biz bir şeyi yıllardır çok iyi biliyoruz; bir atasözümüzü uyarlayarak söyleyeyim: Kalite ekersen kalite biçersin. Dürüst olursan tüm kapılar sana ardına kadar açılır. Yıllardır bayilerimizle güçlü bir ortaklık oluşturduk ve bu markayı büyütmenin yoğun temposu ile bu noktalara geldik. ‘Olmaz, marka yapılmaz!’ denilen sinekliği bugün ihraç edilen ürün haline getirdik. Oturup dinlenmeye, ne yaptık, neredeyiz gibi sorularla zaman kaybetmeden, talepler doğrultusunda panjur işini de bünyemize kattık. Aynı büyümeyi burada da yakalayınca demek ki doğru yoldayız dedik. Panex markasını patentledik ve Türkiye’ye önemli bir kapı daha açtık. Yine bayilerimizin beklentisi ve yönlendirmeleri ile işimizi doğru yapıyoruz. Neden panjuru da yapmayalım dedikleri için panjur işini bünyemize aldık ve bugün birinci senesinde kendi standıyla bu fuarda yerini aldı, sergiledik.
Abdullah Bey, bunların hepsi önemli ve sevindirici gelişmeler... Bunun ilerisi nedir diye soracak olsam neler söylersiniz?
Sineklik, menfez, şimdi de panjur… Bu üç üründe de Türkiye’nin en iyi markası olma yolunda attığımız adımlara 2013 senesinde de devam ediyoruz. Bayi ağımız her geçen gün büyüdüğü için, açıkçası yorulmuyor değiliz, fakat sistemi o kadar hızlı hale getirdik ki, artık müşterilerimiz de biz de aynı sistemin içerisinde nasıl hareket edeceğimizi iyi biliyoruz. Sektöre yeni katılan firmalar oluyor, sürekli gündeme geliyor, bu firmalarla tanışma fırsatı buluyoruz. Onlara ürünlerimizi ve standartlarımızı anlatıyoruz; neler yaparlarsa büyürler, gelişirler; bunları anlatıyoruz. Özelikle bu sene ve önümüzdeki dönemde bayilerimizle daha güçlü işbirliğini kurmak adına neler yapabiliriz, bunun araştırmasına girmiş bulunuyoruz.
Bundan sonraki süreçten biraz söz eder misiniz, neler olacak Oğuzhan Sineklik’te?
Bayi sayısı itibari ile şu an 46 il olduk. Bu yıl 50 il olmayı hedefliyoruz. Önemli olan çıtayı yükseltebilmek. Kaliteli ürün ve kaliteli işçilikle yakaladığımız sineklik sistemindeki başarımızı şu an panjurda da yakalamayı hedeflemiş bulunuyoruz. Tüm bayilerimiz şu an hızla panjur işine tekrar girmeye başladı bu sayede. İster kendileri boy alıp işliyorlar, isterlerse bitmiş olarak satın alıp doğrudan montaj yapıyorlar.
Tüketici açısından dikkat edilmesi gereken hususlar var mı bu konuda?
Özellikle sineklik konusu, biliyorsunuz ki, ana ürünümüz. Bugün baktığınız zaman, piyasada daha ucuz malzemeler gündemde; burada tüketicinin bilinçlendirilmesi konusu tamamen işi yapan kişiye kalıyor. Sineklik konusunda, bugüne kadar satışını yaptığımız ürünlerde hatadan dolayı herhangi bir geri gelme olmadı. Çünkü kullandığımız tül Avrupa tül. Öncelikli olarak kalite çok önemli, bir müşterinin her istediği ürünü üretebiliyoruz. Özellikle kullanıcıların son zamanlarda renklere verdiği önemi bilerek renk kartelasına göre istenilen ürünü üretebilen ve stokunda hazır bulundurabilen bir firmayız. Bugün bayimizin bir şeye ihtiyacı varsa, telefon açıp siparişini verdiği zaman, ürün en hızlı şekilde kendisine ulaştırılabiliyor.
Peki, Oğuzhan Sineklik’in yaşamış olduğu sıkıntılar, sorunlar nelerdir diye sorsak neler söylerdiniz?
Her konuşmamda, bizdeki ilişkinin tamamen abi kardeş ilişkisi içinde yürüdüğünü söylüyorum. Sanırım bu bazen yanlış anlaşılıyor. Günümüz iş dünyasının daha kurumsal bir yapıda çalışması öngörülüyor.
Özellikle ticarette, en büyük sıkıntı müşteri ile firmanın arasındaki uzaklık. Yanlış anlaşılmasın; sadece ölçülebilir bir mesafeden bahsetmiyorum.Müşterim malzememi alsın, ödemesini yapsın, bana bir şey sormasın ya da sorarsa baştan savma cevaplarla geçiştiririm mantığı. İşte bu firma kurulduğundan bugüne bunu yapmadı, bu anlayışa hep uzak durdu. Bizim, müşterilerimizle öyle bir bağımız oluşuyor ki, zamanla ister istemez ihtiyaçlarımız ve isteklerimiz, siparişlerimiz artık bir sohbet havasında söylenir hale geliyor. Biz, bu anlayışın dışında hareket etmedik, etmeyeceğiz de... Beraber çalıştığımız firmaların istediği tek şey, bizden dolayı mağdur olmamak ve ticari ilişkileri aynı zamanda samimi bir ilişki ile takviye etmek. Bunu yapmak da çok zor olmasa gerek. Müşteri pazarda farklı olabilmek için zaten ciddi uğraşlar veriyor, son kullanıcıya bir şeyi anlatmak çok zor. Çünkü uyguluyorsunuz; ürünün arkasında durulması gerekiyor. Bunu yapması için de arkasındaki firmanın güçlü ve yerinde hareket ediyor olması gerekiyor. Şunu özellikle söylemek isterim ki; herkesin ciddi çalışan kaliteli firmalara ihtiyacı var, bu olursa işler daha düzenli yürür.
Abdullah Bey, söyleşi için çok teşekkür ediyoruz. Tekrar görüşmek dileğiyle…