Merhaba.
Alüminyum Yapı Dergisinin 52’nci sayısı ile yine sizlerle birlikteyiz.
Baharın getirdiği güzelliklerin sektörümüze de yansıması dileğiyle siz değerli okurlarımızı selamlıyorum.
Montaigne'nin bir sözü vardır. 'Rotası olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez' diye.
Yazıma bu anlamlı sözün rüzgârı yön versin istedim.
2023 hedefine doğru, kararlı ve hızlı adımlarla ilerlemek isteyen ülkemiz istikrarsızlığı kabul etmeden rotasını Dünya'nın büyüyen ilk 10 ekonomisine çevirerek aslında rotasını belirlemiş oldu. Özellikle Dünya'da yaşanan ekonomik daralmaları hiçe sayarak sürekli büyüme sinyalleri veren ve 2013 yılının ilk çeyreğini rahat atlatan Türkiye'nin ikinci çeyrek planlarında da aynı şekilde yükseliş kaydetmesi bekleniyor. Tek endişe şu ki; belki de bütün Dünya'nın gözünü bize çevirmesine sebep olan 'Demokratik Açılım ve Çözüm Sürecinin' olumlu ya da olumsuz Türkiye'yi nasıl etkileyeceği sorusu kafaları şimdiden karıştırmış durumda. Çünkü Türkiye'nin bu konuyu atlatması veya çözüme ulaştırması belki de tarihindeki en büyük senaryonun başlayışına sebep olabilir. Ortadoğu bölgesinde yaşanacak böyle bir gelişme Türkiye'nin uluslararası alandaki gücünü daha da artıracağı şüphesizdir. Evet bugün Dünya'nın en gelişmiş ülkelerinin ekonomistleri ve gerçek düşünürleri bir şeyin farkında. Türkiye enerji konusunda pahalı, hammaddesi yok ya da yeterli değil, kaynakları kısıtlı, iş gücü dün ucuz görünse de, bugün pahalı, vergilendirme yarış yapacağımız hedef ülkelerden daha farklı fakat bütün bunların arasından sanki bu sorunlar yokmuş gibi sıyrılmaya çalışan bir ülke var karşılarında. Aslına bakarsanız bir bakıma hükümet kanadının almış olduğu kararlar çok önemli, ne gereği var demek yerine benim sanayicim bunun da altından kalkar bunu da başarır diyerek doping etkisi yapan bir hükümetin varlığı bile sanayiciyi kırbaçlamaya yetiyor ve başarı kaçınılmaz bir gerçek halini alıyor. Artık önemli bir gerçekle karşı karşıyayız. Hem siyasi, hem de ekonomik alanda, ciddi kayıpları bertaraf eden bir ülkenin, abartmıyorum 81 ilin her karışında ticari anlamda önemli ataklar gözlemek mümkün. Sadece sanayi üretimi alanında değil tüm alanlarda gelişme kaydeden bir yapının oluşumu ister istemez gelişmeyi düşünen bütün ülkelerin gözünü kulağını bizlere çevirmeye yetiyor. Artık eskisi gibi 'su akar, Türkler bakar' ifadelerini unutmanın zamanı. Bu sözler artık kütüphanelerin tozlu raflarına kaldırıldı. Çünkü sanayi üretim endeksinde ihracat rakamlarına baktığımız zaman Avrupa ülkelerine olan payımız yaklaşık % 3 artıya geçmiş görünüyor, bu da piyasaların eski gücüne ulaşamasa bile yeniden güçlenebileceği sinyallerini veriyor. Son 5 yıldır özellikle Avrupa veya Amerika yerine incelemeye aldığım Çin ve Hindistan ekonomilerindeki büyümenin nedenlerinin başında hammadde bolluğu geliyor. Enerji ve iş gücünün de düşük oluşu, en önemlisi de devletin kurum ve kuruluşlarının arkasında oluşu büyümeyi tetikleyen en önemli unsurlar olarak öne çıkıyor.
Oysa ülkemiz bugüne kadar sahip olduğu fakat kullanmaya cesaret bile edemediği potansiyeli tam anlamıyla hayata geçirirse ve var olan kaynaklarını kullanırsa o zaman gerçek büyüme karşısında sadece emniyet kemerimizi bağlayıp kendimizi rüzgara bırakacağız. Bugün Dünya'nın en güçlü ülkelerinin arasında olmayı yıllar öncesinde hak etmiş fakat siyasi belirsizlik sebebi ile sürekli hedef yoksulluğu yaşamış bir ülkenin, üzerindeki belirsizlikler kalktığı zaman bu ölçüde yükselişine şahit olmak çok büyük mutluluk diye düşünüyorum.
Peki biz neleri rüzgar kılacağız yelkenimize. Benim listemde şu maddeler var;
- Başarılı bir ekonomi yönetimi
- Genç nüfusun artıda kalması
- Nitelikli ve Rekabetçi iş gücünün sürekliliği
- Yeniliklere ve Liberal Düşünceye açık bir yatırım ortamının oluşturulması
- Alt yapı sorunun tamamen kaldırılması
- Ülkemizin Merkezi Konum görevini üstlenmesi
- Enerji konusunda ciddi kaynakların tespit edilmesi
- Vergilerin düşürülmesi
- Teşvik olanaklarının arttırılması
- Gümrük Birliği'ni daha aktif hale getirerek özellikle bağlantı kurulacak ülkelerle Serbest Ticaret Anlaşmalarının hızlandırılması
- Türkiye'nin sadece dış pazarlardan elde edeceği gelir değil, iç pazarındaki rolüne de katkıda bulunulması
- En önemlisi mutlaka ama mutlaka üniversite sanayi iş birliğine önem verilmesi gerekmektedir.
Türk Alüminyum Sektöründe Neler Oluyor...
Katılımlarını gerçekleştirdiği fuarlardan tam olarak beklentilerini karşılayamayan alüminyum sektörü KDV tevkifatından sonra bir de hammadde sıkıntısı ile boğuşuyor. Yaklaşık olarak yıllık, 1.250 milyon/ton hedefine emin adımlarla ilerlemek isteyen sektörün firmalarının en büyük sıkıntısı yalnızlık. Bireysel hareketlerle sektörde yön arayışı içerisine giren firmalar düşük fiyat politikalarının dışında hareket edememekten dertli. Özellikle inşaat piyasasına üretilen ürünlerin katma değerinin düşük oluşu firmaların bu kadar yoğun olarak üretmiş olduğu ürünlerde kazanç sağlayamamalarına sebep oluyor. Aslına bakarsanız bu konuları konuşulabilecek ortam veya zemin neredeyse tamamen ortadan kalkmış durumda. Firmalar özellikle derneklerin ve konuyla ilgili olarak basılı yayın organlarının, bu konuda ciddi anlamda eksikliğinden yakınıyor. Sektörü bir arada tutmak veya Dünya'da yaşanan gelişmelerin an be an takibini kolaylaştırmayı bir tarafa bırakın sektör kendisi ve rakipleri ile alakalı bilgilere (imalat - yeni ürün - kapasite artışı – yatırım) ulaşamıyor. En önemlisi bireysel hareketler piyasanın yön bulmasında zorlayıcı oluyor. Dünya'nın artık küçük bir köy olduğunu düşünürsek alüminyum sektörü maalesef bu düşüncenin tersine hareket etme zorunluluğunu üzerinde bir kambur gibi taşımayı görev biliyor sanki. Sektörün öncülüğündeki dev firmalar piyasalarda yaşanan gergin fiyat politikaları sebebi ile iyice kabuklarına çekilmiş durumda. Özellikle son iki senedir alüminyum sektörü tarihinde görülmemiş bir yalnızlığın içerisine terk ediliyor. İç piyasaya çok ciddi batışlara sahne olan sektör, sürekli olarak gözlerini kapıyor. Batanın kalan için hayırlı olacağı zannını bir yana bırakarak, sektörün mutlaka piyasa araştırmaları ile sorunun odağını tespit etmesi gereği açıktır. Özellikle PVC kanadında çok büyük yatırımların alüminyum bölgesine geçiş aşamasında yapıldığı gözlenmektedir. O yaparsa ben de yaparım, piyasa şartları beni buna itiyor bahaneleri ile hem kendimizi hem rakiplerimizi yani aslında kendi gücümüzü parçalamak yerine bulunduğumuz konumu daha güçlü hale getirmenin yollarını aramak sanırım daha akıllıca olacaktır. Alüminyum ekstrüzyon sektöründe 500 firmaya yönelen sektör özellikle son iki sene içerisinde ciddi kapanışlara sahne olmuştur. Türkiye'nin 2023 politikalarını hiçe sayarak birlikte hareket etmenin gücüne inanmayan bir sektör anlayışı herkese zarar vermeye devam edecektir. Bu sayede 1998 öncesindeki gibi kapalı kapılar ardında mücadele vermeye çalışan sektörü tekrar görür gibi olmak bu işe gönül vermiş alüminyum sevdalısı olan beni bile ciddi anlamda rahatsız etmiştir. Benim bildiğim bana yeter diyerek gözünü, kulağını kapatan her şeyi geçip yeni giriş yapan firmaların takınmış olduğu tutum ve istikrarsız fiyat oluşturmalarına engel olunmazsa sektörün önünü bıçak gibi keseceği düşüncesindeyim. Yanlış alanlarda yapılan yanlış reklamlar da bu sakıncalı duruma örnek olarak gösterilebilir. Bu sebeple önümüzdeki dönemde Alüminyum Tanıtım Grubu (ATG) olarak Alüminyum sektörünün geleceğine tekrardan yön vermek adına üzerimize düşen bir diğer görevi de yerine getirmek istiyoruz. Yatırımlarını yaptığımız, sektörün konusunda ve alanında 1 numaralı sitesi olan www.aluminyum.com.tr'yi zirveye taşımak adına başlattığımız çalışmalarımız aralıksız devam ediyor. Yaklaşık 500 firmanın kayıtlarını tamamladığı sektörün tamamını etkileyen sitenin dünyaya tam entegre olması için yatırımlarımız firmalarımızdan aldığımız güçle daha da büyüyecektir. Değişime öncülük etmek için gereken adımları attık ve kollarımızı sıvadık. Firmalarımızı güçlendirmek ve firmalarımızı yurtdışında daha aktif hale getirmek için çok yakında siteniz ortak pazarda hareket edecek ve sizlere yeni müşteriler bulmanın heyecanına ortak olacaktır. Alüminyum Yapı Dergisini bugünlere taşıyan ve yalnız bırakmayan sektörün öncü kuruluşlarına geleceğimizi değiştirecek bir çalışmayı başlattığımızı sayfamdan müjdelemek isterim. Sizleri en iyi yere getirmek ve Türkiye'nin gerçek kalitesini tüm dünyaya 5 ayrı dilde online yayınlamak adına başladığımız bu yolculuğa davet ediyoruz... çünkü biz rüzgarın ne taraftan estiğini ve bizi nereye ulaştıracağını biliyor, yelkenimizi ona göre ayarlıyoruz.
Her sayıda olduğu gibi bu sayımızda da bizden desteklerini esirgemeyen ve bizleri bulunduğumuz ortamda zirvede tutan siz değerli yöneticilerimize ve kıymetli okurlarımıza yürekten teşekkür ederim.
Saygılarımla.
İlhan KAHRAMAN