Yıldız Alüminyum Dış Cephe Sistemleri, 1989 yılında, alüminyum kapı pencere imalatı üzerine Adana’da kuruldu. Sektöründe 20 yılı aşkın süredir binlerce projeyi zamanında ve kusursuz teslim etmenin haklı gururuyla Yıldız Cephe ismini taşımakta. 

Yıldız Alüminyum Cephe, idari bina, iş merkezi, otel, hastane, bankalar, belediye binaları, kamu kuruluşları, petrol istasyonları, mağaza, market gibi son kullanıcılara hizmet vermenin yanı sıra mimar, inşaat mühendisi, müteahhit ve meslektaş cephe firmalarıyla işbirliği içerisinde.

Konusunda uzman teknik kadrosu ile cephe kaplama sistemleri projelendirme, montaj ve montaj sonrası hizmetlerini koşulsuz müşteri memnuniyeti ilkesiyle vermekte.

Yunus Yavaş Yıldız Cephe’nin kurucusu. İlk okul çağlarından beri iş hayatının bilfiil içinde olan aslen Adıyaman’lı bir girişimci. Çok genç yaşta çıraklıkla başladığı meslekte daha 15 yaşında ustalığa terfi etmiş. 19 yaşına geldiği zaman ağabeyiyle birlikte 30 m2’lik bir dükkanda kendi işini kurmuş. 2000’li yıllarda pvc sektörünün alüminyum sektörünün önünü kesmesi neticesinde pvc’ye yönelmiş. Ama akabinde tekrar yeni sistemlerin gündeme gelmesi, alüminyum atağı Yunus Yavaş’ı çok sevdiği ve ustası olduğu alüminyuma kavuşturmuş. Sektörün geleceği için bir standart gerektiğini ifade eden Yunus Yavaş’la hem hem bölgeyi hem kendi firmasını hem de sektörü konuştuk.

Bize ve okurlarımıza önce kendinizden ve firmanızdan bahseder misiniz?

Ben aslen Adıyamanlıyım. İlkokul çağında iş hayatına başlayan birisiyim. Maddi yetersizlik sebebi ile çalışmak zorunda olduğumu biliyordum,  ilk çalıştığım yer o kadar iyiydi ki anlatamam, zamanın en iyi firmasında Mimko Cephe’de o zamanların en büyük ustalarının  Eşref Bey ve Mustafa Bey’in yanında çalıştım. İyi şeyler öğrettiler bize. 1982 senesinde bu işe girdim, 83 senesinde kalfa oldum 1985 senesinde usta oldum. Yani, 15 yaşında usta oldum, yanımda kalfa ve çıraklarım çalışıyordu. İşimi çok sevmem beni hep yukarı taşıdı. 19 yaşına geldiğim zaman ağabeyimle birlikte çalışmaya başladım. Şu anda o da sayılı ustalardan birisidir. Ağabeyimle birlikte 3 metreye 9 metre civarında altı toprak olan bir dükkan açarak iş hayatına girdik. İmkânlarımız kısıtlıydı fakat güzel çalışıyorduk. O zamanlar alüminyum çok fazla yoktu, satışı yapan da çok yoktu. Mimko vardı satış yapan, Alçin vardı satış yapan bir de Zahit Alüminyum vardı. Daha sonra biliyorsunuz Zahit Bey kendisi imalata geçti. Buradan da Zahit Abi’ye sonsuz saygılarımı sunmak isterim çünkü Adana’ya çok şeyler kazandırdı, hem usta olarak hem imalatçı olarak hem de sanayici olarak. 

2000’li yıllardan sonra atölyeler çoğaldı, PVC çok hızlı yayıldı. Alüminyum metalinin önünü bıçak gibi kesti. Biz de o yıllarda PVC’ye girmeye karar verdik. Çünkü mecbur kaldık önümüz kesildi. 3-5 vitrinle çapı küçük olan esnaf ne yapsın. 2005 yılına kadar PVC  ile devam ettik fakat bir anda her şey tersine döndü tekrar yeni sistemler devreye girdi güzel firmalar güzel işler çıkarmaya başladı. Bir de fabrikalar yurtdışına çıkıp bunu iç piyasaya hızlı yayınca alüminyumun tekrardan önü açılmaya başladı. 

O zamanlar tek sıkıntı 3-4 bin liraya PVC yapılır iken, alüminyumun ısı yalıtımsız 6 bin liralara ısı yalıtımlı ise 10 bin liralara pazara çıkmasıydı Kimsenin bunu tercih edecek gücü yoktu. Yalıtım çok fazla olmayınca da her kış servis vermekten işimizi yapamaz hale gelmiştik. Şuan oranlara bakarsak alüminyum daha fazla kullanılıyor özellikle geçenlerde çok büyük bir proje vardı Baloğlu inşaatın 60 dairelik bir projesi, önceden PVC yapılacağı kararı çıkmasına rağmen bizler orada alüminyum kullanılsın diyerek çok çaba harcadık ve şuanda Zahit Alüminyumun Aluminance ısı yalıtımlı serisi ile çalışmasına başladık. Bu bizim için büyük bir umut gelecek açısından. 

Büyük şehirlerdeki ve yabancı ülkelerdeki büyük projelerin altına imza atacak gücümüz var.

Bugün bulunduğunuz durumu değerlendirmenizi istesem neler söylerdiniz bizlere?

Her şeyden önce şükretmek gerekiyor tabii ki, zaman içerisinde bizlerin de hataları olmuştur ama hatasız hiçbir şey doğru yapılmaz ki. Bizler de zaman içerisinde öğrene öğrene geldik, küçük yaşta elimiz ekmek tutma telaşına düşmüş, işyeri sahipliğini genç yaşta yapmışız. Yanlış kararlar aldığımız oldu tabi. Ama mühim olan bunu tersine çevirip birşeyleri başarabilmek. Bugün piyasada işini iyi yapan firmalar arasında tanınıyor olmak çok iyi. Benim bahsettiğim tarihte başlayan ustaların aşağı yukarı hepsi benim yaşadıklarımı birebir yaşamış, benim geldiğim seviyelere ulaşmıştır.

Konutlarda alüminyum metalinin doğramalardaki yükselişi devam ederken, malesef fiyatların aynı oranda tatmin edici olmadığından bahsediliyor. Konu hakkında bizleri bilgilendir misiniz?

Bugün alüminyum, işyerlerinde ve bina giydirmelerinde çok fazla kullanılmaya başlandı ve metal ön plana çıktı. Alüminyum metalinin karşısında her zaman PVC gerçeği olacaktır fakat aynı hatayı şu anda PVC üzerinde de görmeye başladık. Ürünler satılabilsin diyerek alüminyum fabrikalarının yaptığının aynısını bugün PVC fabrikaları yapmıştır. Ürünlerin kalitesini ve et kalınlıklarını düşürerek pazar oluşturma ve mevcut pazarı elinde tutma yarışına girmiştir. Bu da doğramanın geleceğini ve istikrarını tehlikeye atan bir durumdur.  Bu yapılmayıp iki tarafta istikrarlı yol haritası çizsseydi hem alüminyum hem de PVC Türkiye’de çok ciddi kazanç elde eden iki ürün olurdu. 

Bir Cephe firması olarak yaşadığınız en önemli sıkıntılar nelerdir peki?

20 tane elemanla çalışıyorum, bu elemanlarımın hepsi sigortalı ve kanuni olarak haklara sahip kişiler. Bu zaten olması gerekendir bunu biliyorum ama anlatayım. Yeri gelir kendi sigortamızı ödeyemeyiz, ama çalışanı öderiz. Gücümüz yettiğince özel sigorta bile yapıyorum personelimin haberi olmadan, olur da yolda veya şantiyede bir sıkıntı yaşadığı zaman ailesine birşeyler kalsın diyerek. Fakat baktığınız zaman iş alımlarında veya müteahhitlik işlerde neredeyse sokakta elinde testere tutacak adamlarla aynı tutuluyorsunuz. Bunun dışında hiçbir şeyle ilgili sıkıntımız olamaz. Çünkü karşılaştırma işle ve kalite ile olsa zaten iyi firmaların hangisi bizim sıkıntımız var der ki? 

Türkiye’nin her tarafında sıkıntı vardır fakat bölgemizde cephe ile ilgili en büyük sıkıntı rekabet koşullarında yaşanıyor. Adam bir kamyonet alıyor  yanına 2-3 adam buluyor sonra fiyat veriyor onun fiyatıyla benim fiyatım nasıl bir olur ki? Adamın zaten kaybedeceği birşey yok. Merdiven altını bırak adamın dükkanı yok, nasıl ben onunla başedeyim.  Müteahhitler ucuz olsun, iyisi olsun yarışındalar. Görsel açıdan güzel olsun istiyor, ucuz olsun diyor. Ucuz etin yahnisi yavan olurmuş. Ben burada tek bir şey isterim bir imalatçı olarak; Adana bölgesinde eli ayağı düzgün işini iyi yapan firma sayısı iki elin parmaklarını geçmez. Bir müteahhit olsun, bir mimar olsun bir inşaat firması olsun. Bu firmaları tespit edersin fiyatlarını alırsın gönlün kime razı gelirse ona verirsin. Sen bunların dışına çıktığın zaman  işini iyi yapanların da ekmeği ile oynamış olursun. 

Büyük şehirlerdeki ve yabancı ülkelerdeki büyük projelerin altına imza atacak gücümüz var.

Beklentileriniz nelerdir bu sektörde?

Bugün inanın firmamın ve şahsımın daha büyük illerde ya da farklı ülkelerde farkımı gösterebileceğim eserleri bırakmayı isterdim. Çünkü bölgede ancak bu kadar gidebiliyorsun evet büyük şehirlerdeki projeler de büyük ama bizim bunu yapabilecek gücümüz var, tekniğimiz, personelimiz, mimarımız, tasarımcımız, her şeyimiz var. Büyük şehirlerdeki ve yabancı ülkelerdeki büyük projelerin altına imzamızı atacak gücümüz var. Bahsetmiştim size eğitimden önce işe atıldığımı fakat şirketimde eğitime en fazla önemi vermeyi düşünen yine benimdir. Fakat bildiğim en önemli şey Adana’da alüminyum iyi seviyelere gelmedi bi türlü. Fabrikalar kendi aralarında rekabete girecek diye mağdur olan yine büyük kullanıcılar oluyor. 

Biraz da cephe sektörünün Türkiye’deki geleceğinden bahseder misiniz?

İmalatçı firmalar rekabet dışına çıkarak, kaliteyi ön plana çıkarmadıkları sürece alüminyum sektörünün özellikle cephe kanadı çok ciddi yara alacaktır. Bugün bir binada kullanılan cephenin özelliklerini kaç tane firma bilerek yapıyor, kaç tanesi statik hesap yapmayı biliyor. Bırakın kelime belli ankraj demirlerini bağla, alüminyum profilleri çek, cephe pencerelerini bağla, standart bu mudur? Bugün sektörün en büyük telaşı sadece satışı daha nasıl yükseltirim telaşı. Kimse kaliteli ürünün özelliklerinden bahsetmiyor, nasıl siz bu sektörün geleceğinden bahsedersiniz. Kaç tane cephe firmasının uluslararası kalite belgesi ve normlara uygun çalışması var. Bugün binalar giydiriliyor evet peki 15-20 sene sonra bu binalardan düşecek cephelerin hesabını kim verecek. Asıl sıkıntı şudur benim merak ettiğim bu ucuzculuk mantığı ucuza iş bitiririm mantığına devlet tarafından ne zaman dur denilecek. Devletin karar alıp mutlaka bir yerde dur demesi gerekiyor hatalı olanı hatasıyla yüzleştirmeli. Bugün işi bilen heyetler bulun, inşaatları denetleyin, statik hesaba uygun diyerek yapılan tüm binaları inceletin, bakın bakalım nerelerde nasıl malzemeler kullanılmış. Herkesin profesyonel olması şart. 

Son olarak paylaşmak istediklerinizi alabilir miyiz?

Bütün firmaların düşüncesi olarak sizinle bir şey paylaşmıştım ilk dönemlerde; alüminyum metali para ederken az bulunurken 3-5 iş yapıp mutlu olanlar,  bugün metalin çok olduğu kullanım yerlerinin arttığı bir dönemde, yüzlerce iş yapıp mutlu olamıyorsa bu işte bir terslik vardır. Her gün yeni bir firma açılacak, hergün 10 cephe firması açılacak, hergün 100 doğramacı açılacak sonra da kapanacak bu iş böyle ayaklar altında sürünüp gidecek. Asıl tablo budur. Sözleşmelere uymayan, kar marjlarını düşüren, vadeleri konuşulanın dışına çıkaran insanlar sektöre zarar veriyor. Her şeyde bir standart bulmamız gerekiyor. Malzeme aldığımız fabrikalardan başka kimse bunu çözemez çözemeyecek.