Gürkan Alkan çekirdekten yetişme bir ticaret adamı. Üç kuşak alüminyum işe yapmış bir ailenin ferdi. Daha çocuk yaşlarında, henüz dokuz yaşındayken ticaretin havasını solumaya başlamış. Feniş’te çalışan babasının biraz içgüdüsel olarak biraz da ticareti ve hayatı öğrenmesi için işe verdiği Gürkan Alkan, aslında meslek lisesinde bilgisayar bölümünden mezun olmuş. Ama meslek liselerinden mezun olanların üniversiteye girmekte yaşadığı sıkıntı onun için belki de bir şans olmuş, çünkü bu vesileyle babasının Samsun’da açtığı dükkanın başına geçmiş genç bir yaşta. Gürkan Bey bize o yılları anlattı, Samsun’da açılan üçüncü firma oluşundan, ilk başta herşeyin güzel gittiğinden, ama bir kaç yıl sonra farklı rekabet koşullarının doğması sebebiyle işlerin durma noktasına geldiğini. Sonra her başarı hikayesinde olduğu gibi inisiyatif almanın önemini gösterdi bize Gürkan Alkan. Bunları yaptığımız kısa röportajda kendi ağzından okuyacağız aşağıda.

Alkan Alüminyum Gürkan Alkan’ın gözbebeği dersek sanırız abartmış olmayız. Çünkü sabahları 6.30’da dükkanını kendisi açan ve o ilk sabah kokusunu ciğerlerine çeken tutkulu bir tüccar o. Kalitenin takdir edilmemesinden şikayet etse de, yılmıyor, sürekli müşterilerini kırmamaya özen gösterirken, öte yandan firma itibarı ve kurumsal politikalarını da sekteye uğratmadan itibarını ön planda tutuyor. Birlik ve beraberliğin, sektörel kuralların belirlenmesinin sektörün geleceği için son derece önemli olduğunu söyleyen Gürkan Alkan’la yaptığımız röportajı sunuyoruz sizlere.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1999 yılında babam Orhan Alkan ortağı Engin Kuyucu ile Feniş alüminyum Anadolu yakası bölge  bayiliğini devraldılar. Ben de dokuz yaşında perakende sektöründe ticarete öğrenmeye başladım .Okuldan arta kalan zamanlarda hep ticaretin içinde bulundum. On yaşında fatura ve makbuz kesmeye başlamıştım. Perakende satış vardı, patronlarım gençti, o işleyiş hoşuma gidiyordu. Teknik lisesi çıkışlıyım bilgisayar bölümünü bitirdim. Ticaret , üniversiteden daha çekici geldi . 2004 yılında Alkan Alüminyum’un Samsun şubesini yönetmeye başladım .Üniversiteyi de işlerimden kalan zamanlarda açıktan bitirdim .

Samsun’da ortam nasıldı o zamanlar?

O zamanlar yani 2004 yılında iki firma vardı Samsun’da. Üçüncü firma biz olduk. Feniş’ten dolayı çabuk kabullenildik burada. Aslında Feniş’in mağazası varmış burada ama işletilemediğinden dolayı kapanmış. Beş sene sonra tekrar biz Feniş olarak gelince insanlar güvenle yaklaştılar bize. Bizde bu güvene layık olmaya çalıştık. Alüminyum satmaya 100 m2 bir dükkanda başladık. Bir süre böyle devam ettik. Farklı firmalar girdi bu bölgeye ve rekabet daha da büyüdü .

Bugün de benzer sorunlar yaşanıyor, değil mi?

Şimdi az çok kalitenin ne olduğu biliniyor, ilk zamanlar bu bilinç hiç yoktu. Müşterilerimize mal alırken sadece fiyata bakmamalarını, ürün hammadde kalitesini,  sistem özelliklerini  ve   tedarik sürecini de, dikkate almaları konusunda bilgilendiriyorduk. Ama piyasadaki kontrolsüz rekabet onları sadece fiyat odaklı mal alımına zorluyordu. Bizde bu döngüye girdik ve onların taleplerine cevap verecek ürünler tedarik etmeye başladık. Tabi bizim bu cevabı uzun vade de vermemiz bölgesel piyasada bir açık yarattı ve yeni yeni alüminyum pazarlama firmaları açılmış oldu. Açanlar, kapatanlar, iflas edenler, piyasayı dolandıranlar derken sektörümüz bölgede güvenilmez bir hal aldı. Alüminyum artık bilenler kadar bilmeyenlerinde elindeydi.

Bir yerden sonra inisiyatifi ele aldığınızı biliyoruz, bu nasıl oldu?

Baba oğul arasında bir geçiş dönemi vardır, bizim geçişimiz 2010 yılında oldu. Bu yıldan sonra bayrağı tamamen devraldım ve büyüklerimin tecrübelerini revize ederek şirketimizi daha farklı bir konsepte taşıdım. Müşterilerimizin sektörümüzle ilgili talep ettiği birçok yardımcı ürünü tedarik etmeye başladık ve alüminyum profil satış mağazasından çok  alüminyum yapı market halini aldık. Bununla birlikte Alkan Grup olarak 2011 yılında Sonax Professionel Car Care markasının Samsun bayiliğini devraldık ve tedarik sektörünün yanında hizmet sektörü ile de bölgeye hizmet etmeye başladık.

İşinize olan tutkunuzun kaynağı nedir desek size?

Ben üç nesildir alüminyumcuyum. Mesleğim bu, alüminyum tüccarıyım sıradan bir tüccar değilim. Ben patronum demedim hiç bir zaman. Sabahları 6:30’da dükkanımı kendim açıyorum, daha bereketli geliyor. Küçüklüğümde, babam Feniş’te çalışırken bende fabrikanın içersin de gezerek alüminyum fabrikasının işleyişini öğrendim. Bu sayede fabrikalar ile daha iyi iletişim kuruyorum. 

Müşterilerinizin Alkan Alüminyumu tercih etme sebebi nedir?

Bizde şöyle birşey var. Bosch’un mantığı ile hareket ettiğimde çok para kaybediyorum, ama çok şükür müşteri memnun. Ne kadar stoğunuz olursa olsun , müşteri her zaman olmayanı bulur. Ve biz elimizde olmayan ürünleri de dışardan temin edip, müşterimizi yormayarak,    memnuniyetinde bir artı daha alıyoruz. Müşterilerimizi seçiyoruz. Her cebinde parası ile gelene mal satalım diye bir düşüncemiz asla olmadı. Süreklilik bizim için önemli. Bizimle çalışan müşterilerimizle aramızda bir güven bağı oluşmalı. O olmazsa tüm ticaretiniz pamuk ipliğine bağlı kalıyor. 

Alüminyum Yapı dergisi aracılığıyla alüminyum sektörüne söylemek istediğiniz bir mesajınız var mı?

Birlik beraberlik bu sektörde yok, belki fabrikalar arasında vardır ama bölgesel satıcılar arasında asla birlik beraberlik yok. Beraber hareket edelim, sektörü ayağa kadıralım, belli kurallar koyalım diyen yok. Herkes hakkı ile yapsın bu işi, belirli kurallar olsun. Belki bunu başarabilirsek bölgede sektörümüze eski itibarını geri kazandırabiliriz.