"Yüksek Performanslı, Yenilikçi Uzun Ömürlü İkincil Cephe Çözümleri" sloganıyla sektörde önemli atılımlar gerçekleştiren ve başarılı projelere imza atan Solmaz Metal, gelişkin ve modern teknoloji ürünü makine altyapısıyla, imalat konusundaki uzman kadrosu ile ikincil cephe sistemleri ile ilgili geniş bir alanda hizmet vermektedir. Tüm sistem çözümlerinde en yüksek kalite materyaller kullanan ve en yüksek kalite standartlarında profesyonel şekilde üretim gerçekleştiren Solmaz Metal Ltd. Şti. ikincil cephe sistemlerinde uzmanlaşmış ve ülkenin önde gelen tasarımcı ve imalatçı firmalardan biri olarak sektörde başarılı işlere imza atmaktadır. Solmaz Metal’e mikrofonumuzu uzattık ve aklımıza gelen her şeyi sorduk. Şirketin genel koordinatörü Sayın Burhan Güreli, sabırla ve incelikle sorularımıza cevap verdi. Buyurun.

Mimarın hikâyesi var o hikâyenin gerçekleşmesi gerekiyor ve hiçbir zaman önüne set koymuyoruz

Burhan GÜRELİ – Genel Koordinatör

Solmaz Metal

Öncelikle firmanızın bugünkü vizyonundan bahseder misiniz?

Solmaz Metal, piyasaya rekabeti getirmek isteyen, cephelerde farklı kriterler geliştirmek isteyen, her şeyi düzenli, teknik, detaylı hesabıyla kitabıyla tasarlayan, “Ben yaptım oldu,” diyen değil işin içerisinde mühendislik katarak yol almak isteyen bir firmadır. 2018 yılı vizyonumuz Türkiye’de daha çok bilinen bir marka olarak öne çıkan, hem mühendislik anlamında hem de çözüm anlamında rekabetçi tarzı olan bir firma olmak istiyoruz. Bunun için mücadele veriyor ve tesisimizde önemli yatırımlar yapıyoruz. Bir yandan mevcut ekibimizi güçlendiriyoruz diğer yandan yeni profesyonel ekibimizi oluşturmaya çalışıyoruz. Makine yatırımımız var, çok ciddi, özellikle genişletilmiş metal konusunda 3 metre ene çıktık.  Şöyle söyleyeyim; Avrupa’nın en büyük makinesine bugün Solmaz Metal sahip. Hacim olarak, hız olarak, ebat olarak en büyük makineye sahibiz. Bu yatırım solmaz Metal’in geleceği için yapıldı. Zamanla bir sürü meslektaşımız oluştu ve oluşmaya devam ediyor.  Zaten bu ürünlerin, metal cephe ürünlerinin kullanım süresi ülkemizde daha yeni. Son 10 yılda yavaş iken şimdilerde daha etkin hale geldi. 1 idik 5 olduk şimdi ve her geçen gün yükseliyoruz sayı olarak. Makine yatırımı yapan bu işte daha ileriye taşıyor firmasını. Önemli olan burada makineyi daha efektif kullanabilmek, müşteriye daha iyi çözümler sunabilmek, daha nitelikli ve farklı ürünler verebilmek. Biz sadece düz ürünler yapmıyoruz 3D sisteme geçmiş durumdayız, 3 boyutlu ürünler yapıyoruz. Amor ürünler yapıyoruz. Açılır kapanır katlanır sistemlerimiz var. Cephelere artık hareket kattık. Solmaz Metal’in cepheleri dinamik cepheler. Bir basamak öne geçtik. Bunu mimarların da hissetmesi için sürekli ziyaretlerde bulunup anlatmaya çalışıyoruz. Yeri geliyor fuarlarda ziyaretimize gelen firmalara veya mimar-mühendislere anlattığımız gibi.  Özellikle hareket konusuna çok önem veriyoruz. Biz halen Avrupa’nın gerisinden geliyoruz. Çünkü bu ürünler Avrupa’da 30 yıl önce vardı. O yüzden de bizim daha hızlı bir şekilde adapte olmamız için sürekli olarak yenilikleri bünyemize katıp makine yatırımlarını ona göre yapıp dünyayı çok iyi takip etmemiz gerekiyor. Biz daha 10 sene oldu bu işin varlığını anlayalı.

Önceden binalar eskiden barınak gibi tasarlanıyordu. Büyük şehirlerde artık binalarda hareket var ve bir şey ifade ediyor. Ofisler, bloklar, karma projeler tasarlarken mimarlar bugün artık hareket katıyor, kendinden bir şey veriyor, düşüncesini hissettirmek istiyor. “Solmaz Metal bunu çözer,” diye yola çıktık. “Bu esere bir şey katabilir,” diyebilsinler istiyoruz.

Solmaz Metal gelen projeye göre mi çalışıyor yoksa kendi bünyesinde projeye farklı oluşumları da sunup tasarlayabiliyor mu?

Sadece imalatçı yönümüz değil, tasarım becerimiz de zaten başarımızdaki en büyük anahtar niteliğinde. Bugün standımızdaki tüm tasarımlar kendimize ait. Bazen müşteriye yardımcı olabiliyoruz. Fakat şöyle değerlendirmek gerekiyor: mimarlık bu dünyada çok farklı bir yere konması gereken bir meslek. Çok saygı duyuyorum çünkü farklı boyutta, çok değişik tarzda düşünceleri gerçekleştiren yeteneklerin bana göre değeri çok ayrı olmalı. Mimarın dokunduğu bir şey inanılmaz şekle giriyor ve esere dönüşüyor. Ve orada bir hikâye mutlaka oluyor. Sanatçı benim gözümde mimar. Onlar gibi olmasa da yardımcı oluyoruz. Biz de aslında onlardan öğrendiklerimizi öneriyoruz. O bakış açısını bu şekilde biraz da öğreniyoruz.

Düşüncenin uygulanması ya da tasarlanmasından ziyade üretilmesi de ciddi bir çalışma/emek gerektiriyor. Burada firmanızın hangi özelliğini konuşmamız lazım?

Bazen zorlandığımız işler oluyor. Ürünün veya makinenin buna müsaade etmediği işleri de getiriyor mimarlar. Çünkü hayalinin orada gerçekleşmesi lazım. Bu konuda çok imkânsız şeyler düşünülebilir ama yakinen biliyorum ki mutlaka başarılmıştır. Mimarın hikayesi var ve o hikâyenin gerçekleşmesi gerekiyor. Biz hiçbir zaman “Bu olmaz,” diye önüne set koymuyoruz. Biz sıkı çalışmasını, yaptığı işten haz almasını ve bırakmamasını istiyoruz. İmalatı bir şekilde çözeceğiz, bu da bizim işimiz diyoruz. Çünkü mimarı ve tasarımcıyı serbest bırakmamız gerekiyor. Birçok ürünümüz var ama kalıbı yok. Hepsi belli bir işçilikle ortaya çıkıyor. Tasarımcıyı serbest bırakırsanız eser ortaya çıkar. Bir kutunun içine koyarsanız tasarımcıyı yaratıcılığı da ölür. Hapsolmuş işler kimsenin işine yaramaz.

O yüzden özellikle makine parkurumuzun müsaade ettiği yere kadar, söz gelimi levhada müsaade ettiği yere kadar önlerini açık tutuyoruz.

Genellikle genişletilmiş metalin kullanıldığı çok özel yapılara rastlıyoruz. İster istemez yeni bina yapacak firmaların önceliği değişiyor ve bu ürünlere yöneliyor. Terzi kumaş ilişkisini düşünürsek uygulama konusu nasıl çözülüyor?

“Ürünümüzü satalım kim nereye uygularsa uygulasın,” diye bir anlayışımız yok. Ürün yanlış yere uygulandığı zaman çok özel bir şey kötü bir şeye dönüşür, bu da yapıda bazı sıkıntılara yol açar. Biz burada zaten seçenekleri sunuyoruz, neler yapacağını tasarımcıyla oturup konuşabiliyoruz. Ürün kalitesini düşürmeden doğru malzemenin doğru yerde, dayanımı güçlü bir şekilde uygulanması lazım. Elimizden geldiği kadar faydalı düşünceleri paylaşmak istiyoruz. Gerisi bizi ilgilendirir mantığı var. İşi doğru yaparsanız var olursunuz. Teknolojiyi yakından takip ederseniz var olursunuz. Bizim işimiz gelecekle. Çünkü bu iş, uygulama işi sürekli hareketli ve canlı. Değer katan ürünler var ve güçlü bir dinamizmi gerektiriyor.

Malzemelerin ürün aşamasına dönüştürülmesi konusunda ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?

Sektör bizi bazı durumlara itiyor. Örneğin bakıyoruz hareketli sistemlerde yerli üretici yok ve maliyetli. Bakıyorsunuz projede çıkıyor, fiyatlar yüksekte. O zaman biz bunu yerli bir firma olarak niye yapmıyoruz diye başlıyoruz. Makine parkurumuz çok güçlü. Sadece iş Ar-Ge’ye kalıyor. Deniyoruz, atıyoruz; olmuyor, atıyoruz fakat bir şekilde onu ürüne çevirmemiz lazım. Bugün çocuklar oyunlarla hayata başlıyor. Bünyemizde çalışan mühendislere tek seferde neden başarmadınız denemez ki. Ar-Ge’nin genel amacı budur. Amor cepheye 3’üncü boyutu kazandırmaya çalışıyoruz. Farklılık yakalansın, kendini fark ettirsin. Cephenin üzerine yeri geliyor ikincil cepheyi yapıyoruz. Siz bizim ürünümüzü görmezseniz, ön planda olduğunu görmezseniz olmuyor. Yani biz elbise giydiriyoruz. Binalar değişkenliğe uğruyor; akustik özelliği var, sesleri kırma özellikleri var, güneş ışınlarını kırma özelliği var. Yani bu tarz binalarda enerji çok önemli ama estetik olarak hareket de çok önemli. İklimlendirme safhasında işe yarayan ürünleri de üretiyoruz. Aynı zamanda doğa dostuyuz; geri dönüşüme faydası var, küresel ısınmaya faydası var.

Fuarla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyim?

Bu sene daha nokta müşterimiz oldu. Yani elinde proje ile gelen insanların olması daha faydalı. Şu anda 2000 ziyaretçimiz geldi.  Bu tarz ziyaretlerde %5’lik dönüş bizim için çok önemli. Hacim büyüsün Solmaz Metal altından rahatlıkla kalkar. Yatırım denilince, genişletilmiş metaller üzerindeki çalışmalar denilince akla Solmaz Metal gelecek bundan sonraki süreçte.

Son olarak mesajınızı alabilir miyim?

Tüm ülke olarak teknolojiyi, geleceği yakalamak zorundayız. Ar-Ge’ye önem vermeliyiz. Gelişmekten kaçmamalıyız. Daha önceden çok trenleri kaçırdık. Bu sefer geleceği yakalayalım.