“Dünyadaki Değişim ve Dönüşümü Kabul Etmeyen Tüm Sektör Yöneticilerinin Canı Çok Sıkılacak…”
Merhaba;
Alüminyum Yapı Dergisinin 96’ncı sayısı ile yine birlikteyiz. Öncelikle bana ayrılan bu özel sayfadan şunu duyurmak istiyorum: Tüm insanlığa musallat olan Covid-19 virüsü ile yaşanan pandemi sürecindeki büyük sıkıntılardan tüm dünyanın bir an önce kurtulması ve sağlıklı mutlu huzur dolu bir yaşamın bir hediye olarak insanoğluna tekrar kazanılması en büyük temennim ve duamdır. Dünyada yaşanan ve hızla yayılan Covid-19 salgını sebebiyle ekonomistler tarafından çok ağır ve kötü senaryolar öngörülse de daha önceki yazılarımda belirttiğim gibi, bu tip ve bundan daha büyük badireleri, sıkıntı ve sorunları tarihin değişik dönemlerinde yaşayan dünya ve insanlık, bununla da başa çıkmayı bilecek, güzel ve aydınlık bir dünyaya uyanacak. Bugün bu virüsün bizim yaşamımızdaki doğrudan etkileri yoğun olduğu ve buna şahsen şahit olduğumuz için öngörü ve düşünceler ister istemez karamsar tablolar çiziyor.
Virüs elbet geçecek ve tarihin tozlu raflarında yerini alacaktır, bundan önceki hastalıklar, salgınlar gibi. Aslına bakarsanız insanoğlu bu yaşanan olaya kendini bir şekilde alıştırmaya, adapte etmeye başladı. Yani korkulan rüyadan, bu karanlık kâbustan uyanma zamanı geldi. İşte bu dönem 2021 yılının son çeyreğini işaret ediyor. Ekonomilerin toparlanıp tekrardan şahlanması ve güven ortamının oluşması için gerekli zamanın yaklaşık olarak 2 yılı bulacağı düşünülüyor. Peki, neler değişecek bu dönemde? 2022 yılına nasıl hazırlanacak ve firmalarımız neler yapmalı ve nelerden kaçınmalı? Özellikle ekonomi verilerine baktığınız zaman alüminyum metaline olan ihtiyaç her geçen gün artsa da yaşanan pandemi sebebiyle neredeyse tüm dünyanın en güçlü tesislerinde üretimler belli bir dönem stoka dönük olarak hareket etti. Dergi sayfalarında özellikle yurtdışı haberlerde birçok dünya devi alüminyum firmalarının almış olduğu önemli kararları ve stratejik çalışmaları bulacaksınız. Özellikle önümüzdeki ayların başta dünyanın en gelişmiş ekonomilerinde ve Türkiye ekonomisinde ciddi anlamda sıkıntılar yaşayacağı ve sonrasında hızla toparlanacağı uzmanlar tarafından ön görülüyor.
Dünya ekonomisi 2019 yılında + 2,9 rakamında büyüme yakalarken, 2020 yılında bu rakam -3’leri gösterdi. Çin +6,1 büyüme yakalarken 2019 yılında virüsün başlangıç noktası olmasına rağmen etkiyi en aza indirerek 2020 yılını da +1,2 büyüme ile kapatacağı düşünülüyor. Avrupa ülkelerinde ise durum çok daha farklı ilerliyor. 2019 yılında +2,1 büyüme rakamından 2020 yılında -5,2 rakamına gerilemesi bu ciddi gerilemenin güçlü bir şekilde 2021 yılında en az +4 büyümeye dönüşeceği ünlü ekonomistler tarafından bildirilmektedir. Bu yüzden aslına bakarsanız krizin olduğu bilinen bir gerçek fakat bu krizin bir an önce atlatılarak büyüme hızına bir sonraki senelerde ulaşılacağı özellikle belirtiliyor. İMF’nin Büyük Karantina diye nitelendirdiği dünya ekonomileri milli gelirlerde düşüşü ve ciddi anlamda üretim kayıplarının yaşanacağını sene sonuna kadar ön görüyor. İMF’nin yayınladığı raporlara baktığınız zaman ülke ekonomilerinin 2021 yılında da tahmin edilenden daha farklı bir senaryo ile karşılaşacağı,bu yüzden önemli tedbirlerin alınmasından yana olduklarını eklemişler. Bu tedbirler neler olmalı neler olmamalı konusunda herhangi bir bilgi henüz görülmüyor. Bu yüzden önemli bir düşünce olarak kısaca bu yaşanan salgının 2020 yılının sonunda yavaşlayacağı, bu sayede yaygın iflasların ve kapsamlı istihdam kayıplarının ve finansal gerilemelerin önleneceği düşünülüyor. Bunun da sadece bir öngörü ya da varsayım olduğunu hatırlayalım.
Türkiye ile ilgili olarak GSYH büyüme olarak 2021 yılında +5 olarak öngörülmesi de kendi adımıza sevindirici bir not diye düşünelim. Yani 2020 yılındaki sert gerilemenin 2021 yılında hızla telafi edileceği düşünülüyor. Bütün bu varsayımların sadece düşüncede olduğu ve zaman içerisinde neler yaşanıp neler yaşanmayacağına birebir bu raporları hazırlayanlarla birlikte bizler de şahitlik edeceğiz. Aslına bakarsanız güven ortamını oluşturmak ve güven oluşsun ve bu kaygı kafalarda son bulsun diye yazılan çizilen senaryolar zaman içerisinde rüzgârın nereden eseceğinin de sinyallerini veriyor. Oysa dünya hızla istenen sisteme doğru hazırlanıyor. Dijital platformlar, Sanal Dünya Gerçeği, Online Ticaret Savaşları, Otonom Araçlar, Kripto Paralar, Yapay Zekâ Gerçeği, önümüzdeki dönemin başlangıç çalışmaları olarak şimdiden öne çıkan olgular. Yani aslında dünya güç dengeleri bu tip çalışmaları öngören ve bu çalışmaların içerisinde olan ülkeleri konuşacak. Yani Ar-Ge ve insana yatırım gerçeği yine ön plana çıkacak. Katmadeğeri yüksek ürünleri üretmek ve bu ürünlerle geleceğin teknolojilerinde yer almak ve bunun bir parçası olmak için mutlaka yöneticilerin hemfikir olarak davranması ve bunları sadece sözlü değil uygulama safhasında da gündeme güçlü bir şekilde taşıması büyük önem arz ediyor. “Bekleyip görelim,” düşüncesini profesyonel firmalar çoktan geride bıraktı hatta unuttu. Artık harekete geçme ve adım atma dönemi olduğuna inanmalıyız.
Türkiye coğrafi konum avantajı ve güçlü tarihi ile bugüne kadar büyük zorlukları atlatarak gelmiştir. Dünyanın sayılı ekonomileri arasında olmasına rağmen dövizdeki hareket sanayicinin belini bükmeye devam etmektedir. Çareyi yurtdışındaki pazarlarda bulmaya çalışan ve ithal olarak aldığı ürünü ihracata çevirmek adına vermiş olduğu güçlü enerjiyi daha ileriye taşıyıp taşıyamayacağı sorusuna cevap arayan sektöre cevabın nereden geleceği belli değildir. Özellikle sektörün güçlülüğünü temsil eden derneklerin, firmaların çoğunluğunu bir araya getirememesi, küçük bir bölümünde söz sahipliği yapması, etkinin de genele yayılmada o kadar hafif kaldığının önemli göstergesidir. Derneklere verilecek güçlü destek büyük bir önem arz ediyor. Fakat altını özellikle çizmek isterim; bu desteğin sadece maddi yönde değil her hareketini ve yapacağı her çalışmayı takip ederek, inceleyerek ve araştırarak ortak olunması, gelecek yıllarda derneğin de güçlü bir şekilde söz sahibi olarak ayakta kalmasına ve sorumluluk sahibi insanların yönetiminde, her önüne gelenin üye olamayacağı, seçici profesyonellerle yoluna devam edeceğini düşünüyorum. Yoksa sözlü ya da yazılı şekilde her önüne geleninin her türlü sosyal ortamda bir şeyler paylaşıp doğruymuş gibi anlatmasının çok da inandırıcı ve bağlayıcı tarafı olmayacaktır. Özellikle dernekler ne kadar güçlü olursa temsil ettiği sektöre hizmet veren yayın kuruluşları da o derece güçlü olacaktır. Taraflı haber ya da taraflı duruşun yani çıkarlı hareketlerin kimseye bir faydası bugüne kadar olmamıştır, olmayacaktır da. Bu tarz düşünceleri benimseyenler tarihin sayfalarında bile yer bulmayacaktır. Alüminyum Yapı Dergisi olarak 21 yıldır bu konuya özellikle çok dikkat etmeye çalıştık, olması ve korunması gereken mesafeden çalışmalarımızı yapmaya devam ettik. Sektör firmalarının bu sebeple özellikle 2021 yılında temsil ve sorumluluk verdikleri dernek yönetimlerine beklenti ve taleplerini mutlaka iletmeleri, gelecekle ilgili yapacakları planlardan haberdar etmeleri ve sayısal desteklerini arttırmaları hayati önemdedir. Aynı şekilde tanıtım ve reklam konusunda şimdiden bütçelerini hazırlamalı ve 2021 yılında güçlü yapılarını hem derneklerde hem de yayınlarda anlık olarak göstermeliler. Bunun alt yapısı oluşmaz şartlar belirlenmez ise sektörün gücü önümüzdeki dönemde daha düşecek, ciddi bir zayıflık yaşanacaktır. Temmuz- Ağustos aylarında yayınlanan İSO- İstanbul Sanayi Odası ilk 500 ve ikinci 500 verilerinde alüminyum firmalarının geldiği nokta ve düşürülmeye çalışıldığı seviyeler gözler önündedir. Sayıları 500 rakamına doğru hızla hareket eden alüminyum ekstrüzyon firmaları verilere bakıldığı zaman ciddi yaprak dökümüne uğramıştır. Haksız rekabet sebebi ile oluşan karanlık pazarda, bütün oluşan negatif zorlu koşullardan çıkmak adına en ufak bir ışık veya destek bekleyen ve yalnızlaştırılan sektör firmaları uzun vadeye yatırımda önünü görememektedir. Bu yüzden yanlış giden veya sektör firmalarının geleceğe dair atacağı adımlarda yöneticileri başta tedbir sonrasında da yüksek enerjilerini tetikleyici raporlamaların ve bilgilendirmelerin anlık olarak yapılması gerekmektedir. Yoksa bireysel başarılarla yada yapılan çalışmaların ortak düşüncede toplanamaması sektörü ve sektör firmalarını bir yere taşımayacaktır.
Üretmek, sürekli üretmek ve bunu satmanın firmaya enerji düşüklüğü ve yorgunluk verdiğini önceki dönemlerde sıkça rastladık. Ve birçok önemli tesisin üzülerek söylemeliyim ki geleceğin dünyasına ayak uyduramadıkları için yok olduklarına ister istemez şahit olduk. Bunun olmaması için mutlaka firma yönetimlerinin başta Ar-Ge ve yeni teknolojiler olmak üzere, insana yatırım, dernek ve dergilere verilecek güçlü destekle ne kadar farklı boyuta kendilerini, firmalarının kaderini taşıyacaklarına şahit olacaklardır. Her parça birbirine güçlü bir şekilde bağlıdır. Bu bağın en önemli parçası da firma yönetiminin aldığı önemli kararlardır. Geleceğin dünyasında güçlü, azimli ve özverili firmalar ordusuna ulaşmanın başka da bir formülü yoktur.
Bu sağlanmaz ve her önüne gelen bilinçli bilinçsiz firma açmaya devam ederse bu işin profesyonel firmaları belli bir süre sonra yaşanan haksız rekabet dolayı enerjilerinin büyük çoğunluğunu kaybedeceklerdir. Zaten her firma ile konuştuğumuz zaman yalnız ve sahipsiz olduğunu üstüne basa basa dile getiriyor. Jeostratejik konumu gereği dünya coğrafyasının en güçlü ülkesi olan Türkiye alüminyum sektöründe büyümeye ve gelişmeye devam edecektir, üretim anlamında fakat satışta kâr marjlarının düşüklüğü ve haksız rekabet şartları sebebiyle kendilerini dünyaya entegre edemeyeceklerdir. Yeni dünya düzeninde şayet bu sektörün güçlü bir şekilde var olmasını ve yaşamasını istiyorsak; Dünyaya sadece fason üretim düşüncesi dışında ürün geliştiren, teknoloji üreten, alt yapısı güçlü dünya devleri ile boy ölçüşen firmalar ordusuna sahip olmak zorundayız. Sadece inanmak ve adım atmak yeterli olacaktır. Bunu başaramazsak, zamana ayak uyduramadıkları için tüm firma yöneticilerinin canları eskisinden daha da fazla sıkılacaktır.
Türk Alüminyum Sektörünün Geleceği için bu metalin geleceğine inanan firma yöneticileri ile aynı yolda ilerleme dileğiyle.
Her sayıda olduğu gibi bu sayıda da güçlü desteğini esirgemeyen değerli firma yöneticilerimize yürekten teşekkür ederim.
Saygı ve Selamlarımla